21 Aralık 2024 Cumartesi
Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyesi aynı zamanda kuru meyve üretimi ve ihracatında faaliyet gösteren Günaydınlar Ltd.Şti. Kurucusu Kazım Günaydın ile Kuru İncir sektörü üzerine görüştük.
Kazım Bey öncelikle ülke ekonomisinde önemli bir yere sahip olan kuru meyve üretimi ve ihracatında yapmış olduğunuz çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
İncir ticaretine 1989 yılında Kazım Günaydın firması olarak başladık. 2007 yılına kadar bu sektörde ihracatçı firmalara incir temin ettik. 2007 yılında ilk olarak Avrupa ülkerine incir ihracatına başladık. 2009 yılından sonra kurduğumuz Günaydınlar Organic firmamız ile yenibir şirket ilva etmiş olduk. Arkasından 2013 yılında kurmuş olduğumuz Miray İmpeks firmasıyla sektörde şuanda grup firması olarak varlığımız sürdüyoruz.
32 yıllık incir serüvenimizde bunun nerdeyse 20 yılı incir tüccarlığında geri kalan yılları da ihracatta geçirçiş bulunuyoruz. Tabiki ihracata ilk incir ile başladık ama şuanda biraz daha kotamızı değiştrdik. Kuru kayısı, kuru üzüm, çam fıstığı, antep fıstığı, fındık gibi.
Kendim aynı zamanda incir çifçtisiyim. İncirin toprağından geliyorum. Bu bağlamda Aydın’ın yerlisi olarak incire daha çok katkı vermek faydalı olmak istiyoruz.
Kuru meyve üretiminde Ege Bölgesi denilince akla ilk Aydın İnciri’i geliyor. Aydın İnciri’nin dünya pazarındaki payı nedir?
Dünya pazarında incirin %70’ini Türkiye üretiyor. En son yapılan TÜİK verilerine göre %68’i de Aydın’da üretiliyor. İncirin en kaliteli ve en güzzeli Büyük Menderes Havzası üzerinde. Yani ağırlık olarak bizde. Bir kısmı da İzmir’de Küçük Menderes havzasında yetiştiriliyor.
Ayrıca ilk coğrafi işareti aldığımız ürünlerden bir tanesi incir. Bu da bize Avrupa Birliği’nde, dünyada,batıda doğu blok ülkelerinde bir ivme kazandırdı. Hiç değilse coğrafi işaretlemelerle beraber kendi ürünümüze sahip çıkmış olduk. Biliyorsunuz ki incirde bize alternatif ülkelerde var. Küçükte olsa Yunanistan, İspanya, İran,Özbekistan. Çin suriye gibi ülkelerde de incir üetiliyor. Ama incirin en kalitelisi ve en güzeli Aydın ilimizde üretiliyor.
Biz bu kalitenin yanında Pazar payımızı arttırıp daha güzel sunumlar yapmak zorundayız. Pazar payını bu şekilde atlatırız. Çok ürün satmak önemli değil. Önemli olan daha güzel, daha kaliteli,markalaşmış ve daha küçük paketlerde ürün satabilmek. İşte o zaman katma değerimizi ve ülkemize giren parayı dahada yükseltebiliriz. Dökme olarak satılan incir ile paket ile satılan incir arasında çok büyük fark var. Hem fiyat konusunda hem üretim konusunda hem de firmanın kendini geliştirmesi konusunda bunlar önemli çalışmalardır.
Aydın’da bu sezon incir rekolte beklentisi nasıldır? Siz bu rekolteyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aydın Ticaret Borsası’nın ev sahipliğinde Tarım ve Orman Bakanı Yardımcısı Mehmet Hadi Tunç’un teşrfileri ile kuru incir yeni sezon açılışımızı gerçekleştirdik. Bakan Yardımcımız Sayın Mehmet Hadi Tunç incir rekoltesini 85.585 ton olarak açıkladı. Geçen seneki rekolte ile kıyaslandığımız da Mevsimsel ve iklimsel hava koşullarına bağlı olarak hemen hemen %4,5- %5’lik bir düşüş söz konusu. Şuanda üretici tarafından çiftçi bazında baktığımızda incir fiyatları gayet güzel gidiyor. Bu şekilde de devam eder diye düşünüyorum.
Aydın’da sektör yeni sezonu nasıl karşıladı? Bir sezon üretici ve tüccar açısından bakıldığında her iki taraf bu sezonu nasıl geçiriyor ve sektöre dair beklentileri nelerdir?
Şu anda sektörde hem üretici hem de tüccar fiyatları gayet güzel buluyor. Ama bu saatten sonra ihracatçılara kuru meyve sektöründe yer alan paydaşlara önemli görevler düşüyor. Bu malı belirlenen fiyatla satıp sürdürebilir hale getirmemiz gerekiyor. Sürdüremezsek inişte çıkışta, getirdiğimiz dövizde bize zarar veriyor. Aynı zamanda hem ihracatçıya hem tüccara geri yansıması damüstahsile de çiftçiye da zarar getiriyor. Kısacası biz fiyatların sürdürülebilir olmasını istiyoruz. İncir de biraz kalite noksanlığı olsa da küçük incirin beyazlığı içinde aflatoksinin az olması o yönde de destekleyici görünüyor. Sunumlarımızı da işletme olarak güzel işlersek tüketici firmaları, nihai tüketicileri memnun edersek hem incir üretimiyle beraber ihracatımızında satışımızında çoğalacağını düşünüyorum.
2020 Şubat ayında Aydın Ticaret Borsası, Aydın Yenilenebilir Enerji Kaynaklı Soğuk Hava Deposu’nun temellerini attı. Bu soğuk hava deposu Aydın’da tarımsal ticarete nasıl bir ivme kazandırcak?
Aydın Ticaret Borsası olarak bu konuya 7 yıldır uğraş veriyoruz. Bu süreçte bizlerin yanında olan paydaş odalarımıza, bize destek veren bürokratlarımıza ve bakanlarımıza teşekkür ediyoruz. Aydın Ticaret Borsası’nın yapmış olduğu Aydın Yenilenebilir Enerji Kaynaklı Soğuk Hava Deposu, Aydın’da bir ilktir. Çünkü öncesinde halka açık, insanların ürünlerini koyabilecekleri bir soğuk hava deposu yoktu. Daha çok ticari amaç güden veya firmaların kendine yeterlilik sağlayan soğuk hava depoları var.
Aydın Yenilenebilir Enerji Kaynaklı Soğuk Hava Deposu ise halka açık olacak. Biz bunu öncelikle incirin kalitesini arttırmak üzere kurduk. Başta üreticimiz çiftçimiz olmak üzere Aydın Ticaret Borsası üyelerimiz ve incir üreten kesimlere hitap edecek. Önceliğimizi onlara vereceğiz. Ama nihayetinde soğuk hava deposu diğer sektörlere hizmet verebilecek. Burada en büyük avantajımız yenilenebilir güneş enerjisi ile yapıldığı için fiyat rekabeti de olacağını düşünüyoruz. Diğer soğuk hava depolarındaki ürün fiyatıyla bizim fiyatımızın bir olmayacağını düşünüyoruz. Bu da üreticilerimize, üyelerimize destek olacak inşallah.
Kuru incirde aflatoksin tehlikesi ihracatı ne derece etkiliyor? Türkiye’nin ihraç ettiği kuru incirlerde aflatoksin ile ilgili bildirim sayıları nasıldır?
Aflatoksin olayı litaretürümüze 1987 yılında çernobil faciası ile birlikte fındık ve çayda başladı. Daha sonra AB buna yaptırım uygulayarak aflatoksini hayatımıza kattı. Bakanlık ve ihracatçı firmalar, borsalarla birlikte yıllarca mücadele ettik. Daha önce ölçüsü 2+2 ppm’di. Şuanda 4+6 ppm yani %10 oldu diyebiliriz. Bu %10’luk limiti aşan ürünlerimiz, buradan gönderdiğimiz zaman aflatoksine takılıyor ve %10’u geçerse 10.01 bile çıksa geri gönderiliyor. Bu ihracatçının en büyük korktuğu olaydır. Bunda hava şartlarının büyük önemi var. Ama artık başta çiftçimiz olmak üzere tüccar ve ihracatçımız olmak üzere aflatoksin seçimi ayrışımına çok dikkat etmemiz gerekiyor. Eğerki bu bildirimler daha çok artarsa Tarım ve Orman Bakanlığı Avrupa Gıda Kodeksi bakımından daha farklı olabilir.
Şimdi bizden %10 -%20 numune alıyorlarsa yarın yaptırım olarak %50 numune almak zorunda kalır. Avrupa Gıda Kodeksi bildiriminde bu şu demek, eğer siz bir konteynır 20 ton mal koydunuz 10 ton kontrol aldılar bu bizim için daha büyük bir risk teşkil eder. Bunun için aflatoksini önemsememiz gerekiyor. İncirin temasını toprakla kesmemiz gerekiyor. Rutubetli havalara maruz kalmaması gerekir. Bunu en başta üreticimizin dikkat etmesi lazım.
Katıldığımız birçok toplantı da dile getirdiğim başka bir konu var. Örnek vermek gerekirse domates 50 kuruşla tarlada domateslere konuluyor. İncirin bugün 25-30 TL ortalaması. Ama biz hala tarladan çuval ile taşıyoruz. Bu konuda başta çiftçilerimiz, tüccarlarımız ve ihracatçılarımızın duyarlı olmasını istiyoruz. Çünkü incir ihracatı bir değerdir.Bugün Aydın’ın ihracatında üçte birini incir 284 milyon dolarla incir sahip olmaktadır. O yüzden bu değerimize sahip çıkmamız bizim görevimizdir.
Gelişen teknoloji ile birlikte kuru incir üzerine de birçok Ar-Ge çalışmaları yapılıyor. Günaydınlar Şirketi olarak bu Ar-GE çalışmalarınızdan bizlere bahsedebilir misiniz ?Kuru incir sektörü teknolojiye ne kadar hakim diyebiliriz ?
Kuru incir sektörü insan emeğine dayalı bir sektör hala bunun %30’unu makinalaşma, teknolojiyi getirdik. Ama gerisini getiremedik. En büyük maliyet burada baktığımız zaman el emeği olduğu için personel giderleri oldukça fazla oluyor. Bizim bu konuda 3 farklı çalışmamız var. İlk olarak paketleri küçültmek. Doybek dediğimiz craft paketler ile %20 tasarruf sağladık. Dışarıdaki müşterilerimize bu şekilde satmaya gayret ediyoruz. Bunu başardık ama tam istediğimiz noktaya gelemedik. Benim önerim bu sektörde çalışan tüccarların, ihracat firmalarının hatta işletmecilerin bu satış stratejisine geçmeleri.
Geleneksel olarak işlenen 3 ,5 ve 10 kilo kapasiteli kutular var. Biraz daha küçük paketli satışa yönelmemiz hem insan emeğini düşürecektir hem de makinalaşmaya geçişi hızlandıracaktır. Maliyetler düştüğü zaman ise rekabet edebilme gücü yukarı çıkacaktır.
Diğer çalışmamız ise aflatoksin konusunda. Bunun için yapay zeka bir robot yaptırdık. Yerli bir robot şuan da ilk olarak bizim firmamızda kullanıyor. Denizli’den mühendis bir arkadaşlarımız yazımlarını kendi yaptı. Şuanda %80 - %85 başarıya ulaşmış durumdayız. Toksin kontrolünü yapay zeka ile yapıyoruz.
Son olarak da labaratuvar çalışmalarına ağırlık vermeye başladık. Bu konuda kendimizi geliştirmek istiyoruz. Şuanda kayısıda daha iyi ölçüm yapmak için daha gelişmiş bir kükürt cihazı almak istiyoruz.
Nem konusunda yeni çıkan sistemlerden faydanlanmak istiyoruz. İncir,kayısı ve üzümdeki bozulmaya yüz tutan mantardır. Bu konuda labaratuvarımızı da geliştrimek istiyoruz.
Kazım Bey, kuru incir sektörünü, sezonu, Ar-Ge çalışmalarınızı ve sektörün beklentilerini sizlerden diledik. Bu sezonun sizler için hayırlı gerçmesini diliyorum. Son olarak eklemek istedikleriniz bizimle paylaşır mısınız ?
İncir, Aydın için bir değerdir. Bu değere sahip çıkmamız gerek. Ben buradan 2020-2021 yılı incir mahsulünün başta çiftçilerimiz olmak üzere tüccarımıza, ihracatçılarımıza bütün ülkemize bolluk ve bereket ve hayırlı kazançlar getirmesini diliyorum.